aSevgili Zeynep
Biliyorsun bundan önce de sana mektuplar yazdım, şehirlerden şehirlerde ölen insanlıktan, ölen evlerden, ölen merhametten, ölen sevdalardan, ölen kardeşlikten, ölen komşuluktan ve kirlenen, çok kirlenen, durmadan kirlenen ve en sonunda kaldırımlara yığılıp kalan aşklardan söz ettim. Söz ettim ayetlerden, çektiği acıları saklayan anneleri yazdım, evine ekmek götüremeyen babaları anlattım. Susmak güzeldi ve sustuk, ölmek güzeldi öldük, ama zulüm kötü Zeynep.
Ve ben bunları sana yazarken, anlatırken vahyin ışığına düşman olanları, İnsanın asıl görevi Allah’a adanmaktır derken, adaletin olmadığı bir yerde “hiçbir şey olmaz” derken, yer yüzünde ümmet zulüm altında derken, kadınlar zulüm altında çocuklar zulüm altında derken ve sözlerimiz kaçırırken bazılarının rahatını şehrin müftüsü yer yüzünde hiçbir şey yokmuş gibi, hiçbir haksızlık yapılmıyormuş gibi insanlığa ve insanlığın yarısı köle muamelesi görmüyormuş gibi batılı devletlerden ve beyaz adamlar her yere hüküm etmiyormuş gibi oradan buradan, sağdan soldan ve besmelesiz yazılmış kitaplardan hikâyeler anlatıyordu şehrin en büyük camisinin kürsüsünde.
Yeni hiçbir şey söylemiyordu minberde hutbe okuyan imam arkadaş, yeni bir şey söylemiyordu şehrin valisi, yeni bir şey söylemiyordu, kendini bir matah sanan köşe yazarı ve particiler yeni bir şey söylemiyordu, kapısından sağ ayağımızla girdiğimiz camiler kan ağlıyordu, kan ağlıyordu kentin sokakları, anneler çaresizlik, babalar hüzün bağlıyorlardı bohçalarının içine ve şimdi sırtımıza aldığımız bohçaların içi hep hüzün yüklü Zeynep, hüzün yüklü gecelerin önü ve sonu, hüzün yüklü sabah ezanları, ne geleni var camilerin, ne içinde Müslüman gibi ağlayanı.
Sevgili Zeynep. Bu mektubu sana ve seninle birlikte ülkemin, hatta yeryüzünün bütün Zeyneplerine yazıyorum. Şam’ın Zeyneplerine, Bağdat’ın Kahire’nin Mekke’nin Medine’nin Zeyneplerine yazıyorum, Adeviye de kıyam etmekten yorulmayan, yorulmayan zulme karşı durmaktan, yorulmayan hakkın haklının yanında olmaktan, aldırış etmeyen uykusuz kaldığı gecelere ve hep Allah en büyüktür diyen Zeyneplere yazıyorum.
Kimse görmese de, ve her ne kadar saklasam annem görmesin diye, görmesin diye yıldızlar, sokak lambaları görmesin diye, ve evde çocuklar görmesin diye, ne kadar saklarsam saklayayım, ne kadar sıkarsam sıkayım kirpiklerimi, ne ne kadar başımı uzatıp bakarsam bakayım kentin meydanına ve ne kadar ayetlerin tesellisine sığınırsa sığınayım, ne çok düşünürsem düşüneyim Aziz Annemiz Hatice’yi, ve çok Ayşe Annemize canım kurban olsun dersem diyeyim, elimde değil melek yüzlü Zeynep sana bu mektubu yazarken ve bir bir halini düşünürken yer yüzünde ümmetin Zeyneplerinin yüreğim kanıyor, yazdığım kalem kanıyor, gecenin kendi kanıyor ve evimin balkonunda büyütmeye çalıştığım güller kanıyor.
Onun için sana yazılan, yeryüzü Zeyneplerine yazılan, Adeviye meydanında kıyam eden Zeyneplere yazılan ve içine ümmetin acılarının konduğu bu mektupları okurken seninde yüreğin ağrırsa, seninde gözlerin dolarsa, vurulmuş kuşlar gibi ümmet gözünün önüne gelirse ve dayanamaz ağlarsan, ne olur bağışla beni.
Bağışla ve anlamaya çalış beni.
Kim bilir ne zaman eline geçer ve ne zaman okursun, ne zaman cevap yazarsın, ne zaman bana “üzülme !” dersin, ne zaman teselli edersin beni veya etmezsin. Senin bütün bunları yapman, ya da yapmaman hiç önemli değil. Önemli olan ve sana söylemek istediğim şey, senin yer yüzünde, ülkende, yaşadığın şehirde ümmetin arasında, bu fırıldak düzenin içinde kendine has olan görevlerinin bilincinde olman,bilincinde olman şimdi her yer Kerbela sanki, ve her zalim bir yezit şimdi yer yüzünde.
Öyleyse Zeynep olmanın hükmünü bil, hükmünü bil kitabın, yolunu yol seç Muhammed’in ve o yola, yolda bulunan yolcuya sahip çık.
Yine bil ki, sen sesini ne kadar yükseltirsen, ve ne kadar Zeynep olup Zeynep gibi yaşarsan, ve ne kadar zalimlere Yezitlere karşı çıkarsan, bu ümmet o kadar kurtuluşa erecek, ve o kadar dik durmayı öğrenecektir.
Gel, koşa koşa gel, Muhammed’e gelir gibi gel, gel bize insan olmayı, bize Müslüman olmayı ve dik durmayı öğret.
BİZ SENİ BEKLERKEN ÇOK ESKİDİK BU MÜŞRİK KENTLERDE.